Galip Karayiğit


Göçmen - Mülteci - Sığınmacı

Çok değerli okuyucularımız; siyasetçilere değil, devletinize güvenin...


Galipler her daim haklıdırlar, söyledikleri sözler tatlı, Nesnelere verdikleri isimler ise her daim sevimlidir.

Zaman zaman ciğerimiz paramparça olduğunda tekrar hayata tutunmak ve nefes almak için “AHH MUSTAFA AHH“ deriz, demez isek belki de son nefesimizi o anda verip ruhumuzu teslim ederiz.

Sebebi hikmeti gayet bellidir.

Çünkü biz 6 Ekim 1553 yılında sadece, şehzade Mustafa‘yı şehit edip toprağa gömmedik, aynı zamanda 5 bin yıllık bir milletin yükselişini de  elde etmiş olduğu tarihi kültürel entelektüel ve fetih ruhunu da Bursa’da Muradiye külliyesine defnettik.

Şehzade Mustafa şehit edildiğinde;

Padişahımızın yeryüzünde dengi yoktu, diğer devletlerin kralları bizim sadrazamımıza denkti.

Evlerimiz en güzel ev olduğu için her Avrupalının evinde “Türk Odası” mevcuttu. Adaletimiz Allah’ın adaleti olduğu için yeryüzünde fitne ve fesat yoktu.

Ticaretimiz “ahi ticareti”  olduğu için yeryüzünde fakir yoktu!

Lakin 6 Ekim 1553 günü;

Tüm hasletlerimizi “İl bizlik yaylasında “ bırakıp, yön veren değil, yön verilen millet durumuna düştük!

Bir milletin kaderi 5 ila 7 kuşak arasında yön bulur.

Bu teze göre;

Osmanlının anası Selçuklu,

Kurucusu Hoca Ahmed Yesevi’dir.

Pir hoca Ahmed Yesevi horasan erenleriyle, Anadolu tarlasına tohumu ekmiş, tohum söğütte bereketli bir şekilde çıkmıştır. Ahmed Yesevinin 100 yıllık hedeflerini, Orhangazi de 100 yıllık daha büyüterek “İstanbul’un fethi dahil“ Türk milletinin Avrupa’yı; Sosyal kültürel olarak fethetmesi hedeflenmiştir.

Bu hedef ilerlerken, tarih acı cilvesini vermiş ve 150 bin Yahudi Türkiye’ye gelmiştir. Faiz ve rüşvet ile devlet idaresini kontrolleri altına almaya başlayan Yahudiler, kapitülasyonları da sevimli göstererek Türklerin ticaretten kopmasını sağlamışlardır.

Önce Kanuniyi yalnızlaştırıp, akabinde de şehzade Mustafa’yı şehit ettirerek Türk milletinin 50 yıllık, 100 yıllık hedef koymasının önüne geçmişlerdir.

Hedefi olmayan gemi önce Viyana, sonra Kafkasya ve Ayastefanos da karaya vurarak battı.

Enver Paşa’nın önce Ayastefanos anıtını havaya uçurması, akabinde Kafkas İslam ordusunu Bakü’ye sokmasıyla batış durdurulmuştur.

22 Aralık 1919 günü Atatürk ve Cemaleddin efendi, Türk milletinin 100 yıl hedeflerini Hacıbektaş Veli türbesinde yapmışlardır.

Battı bitti tükendi denen Türkler bugün operasyonel olarak tekrardan dünyanın sayılı ordularından biri olmuş, bölgesinde ki tek süper güçtür.

Sakın ola siyasetçilere göre hareket etmeyin.

Bugün yaşadığımız asli sorun, 50 ve 100 yıl planımızın “ kozmik oda”dan çıkarılmasıdır!

Kozmik Odaya girilmeseydi, bugün Suriye, Irak, Yunanistan, Gürcistan, Azerbaycan, Bulgaristan, Makedonya, Kosova, Karadağ, Sırbistan, Bosna Hersek, Libya, Cezayir ve Ukrayna ile federasyon olmaya hazırlanan Türkiye vardı.

Allah’ın izniyle o günleri de göreceğiz.

Ey Büyük Türk Milleti; Bugün önümüze koyulan ve ayağımıza bağlanan pranga, Göçmen - Mülteci - Sığınmacıdır.

Türk devleti bu konunun üzerinden gelecek tecrübeye bilgiye ve güce sahiptir.

Tepki koyarken gelen kişilerin ve atalarının bizden bir parça olduğunu, son 300 yıldır köleleştirildiğini sakın ola unutmayın.

Siz gelenlere büyüklüğünüzü gösterin, merak etmeyin onlar ülkelerine dönecekler, döndüklerinde sizin ne büyük bir millet olduğunuzu anlatsınlar ve Devletimizin sınırları, tek kurşun atmadan tekrardan 3 kıtaya yayılsın!

Sığınmacı - Göçmen - Mülteci gibi kelimeler bu topraklarda bir daha konuşulmasın…

Siyasetçilere değil, Devletimize güvenin! Sağlıcakla kalın.