Allahuteala ilk emrinde Rabb'inin ismiyle oku buyurduktan sonra hemen sonraki bölümde hayır insan tağileşir buyurur. Bunun çoğulu veya kurumsalı tağut ve tuğyanidir. Bu Allah'a karşı konuşlanmanın adıdır. Allah'a karşı kalkışmanın adı. Daha ilk surede madalyanın öbür yüzü rahbe karşı Rabbaniliğe karşı tüğyanilik. Özelliği ne? Kendini müstağni görür. Ben bu işin erbabıyım, Rabb'iyim. Bu yetki bana verildi. Ben böyle davranabilirim. Bu konuda hür ve özgürüm.Güçlüyüm. Bu size neyi çağrıştırıyor? Bir taraftan bu işin atası İblisi diğer taraftan onun kurumsallaşması, kurumsallaşmış hali, emperyal sistem ve onların düşünce dünyasının memleketlerdeki izdüşümleri. Yani niye ben Allah adına okuyayım? Ben ben Haşa. Bir taraftan iblis, bir taraftan insanlık. Insanlık insan tağileşir.
Kendini müstağni, yeter görerek, öyle bir havaya kapılır ki bu yetki bende der haşa. Böyle bir yetki var mı bakalım? Ki, ehil misin? O senin işin mi? Yapabilir misin? Üstesinden gelebilir misin, bu kime ne zarar getirir? Bakın şu anda basit işlerde bile bunlar hepsi denetim, sorgulama tabi. Ufaktan ufaktan beşeri planda bile usulüne uymadığın zaman başına ne geldiğini görüyorsun. E peki bunlar küçük küçük şeyler. Daha büyük ölçekte düşünün. Ders çıkarın. Öyle demezsen bunun ehli kim? Hak sahibi kim? Bunun denetimi yok mu? Bunun sonucu yok mu? Faturası yok mu diye düşünmez misin? Ama kendine öyle bir aşırı özgüven, bir güç zehirlenmesi, bir Rab merkezli olmak dururken insan merkezli, insanı merkeze koyan, her şey insan için Egemenlik de onun, yetki de onun, özgürlük de onun, geçmişte onun, gelecekte onun, güç de onun. Bu büyük bir yanılgı. Bu bir hastalık, akıl hastalığı. Yani bir idrak hastalığı, bir yerde hastalık.
Ve o kişi salayı yasaklar. Allah'a sala ettiği zaman Onun öğrentileri doğrultusunda bir tavır takınmaya, yardımlaşmaya, dayanışmaya, onu talep etmeye, onu gerçekleştirmeye kalktığı zaman yasakçılık yapar. Bu da biraz daha açıyor mevzuyu değil mi? Onun özelliği tuğyani kurumunun özelliği Rabbani tavırlar noktasında kullara yasakçılık yapması. Ben isim vermiyorum. Bu size neyi ifade ediyorsa anlayın.
Bunun kurumsallığı nedir? Bunun ideolojik karşılığı nedir? Bunun ete kemiğe bürünmüş hali nedir? Yani yaratan Rab değil biz insanlar olarak Onu karıştırmadan, bu iş bizim yetkimizde bizim ukdemizdedir, Onu talep edenleri de dünyaya geldiklerine pişman ederiz. Yasaklarız. Kolluk gücümüz var, şu var, bu var. Bir yerde bu haydutluk, hırsızlık, yetki gaspı ama böyle.
Daha da açayım diye bakın surenin hemen sonuna doğru nadiyesini çağırsın der Rabb. Nadiye de aslında tam manasıyla bir parlamento. Mekke'de her kavimden kırk yaşını doldurmuş bir kişi seçilerek oluşturulmuş parlamento. Bunlar temcit pilavı gibi yeni gibi hep sunuluyor bize. Aslında iblisin Allah'ı rağmen karar ortaya koyması haşa bir noktada, bu yeni bir şey mi? Değil. Ta ilk Adem'in yaratılışında var. Ama yeni bir şeymiş gibi bunlar tekrar tekrar sulandırıp sulandırıp süslendirip süslendirip ortaya sürülür. Tam manasıyla yasa yapıcı, yasa noktasında müsteşar niteliğinde o konudaki donanımlı bir ekip kadro. Nadiye Parlamento. Istişare baktığın zaman istişare güzel bir şey. Evet müsteşar istişari. Ama yetki gaspı yapan o konuda ehil olmayan, Sovyet dünyası buna Sovyet demiş. Yani o da istişare demek. Batı dünyası parlamento demiş. Yani Allah'ın yetkilerini gasp eden beşer olarak birilerini bir araya getirip hadi siz bunu halledin. Ya tamam Allah belli beşeri alanlarda fizik kimya biyoloji alanında alan açmış, iş zaten yürüyor tıkır tıkır Sen engelleyemiyorsun, sen sadece ona takoz olma. Oradan biraz tecrübe edin, ondan istifade et. Tamam bu senin. Bunu yaparsın demiş Rabb'imiz. Üstelik tamamen sana bırakmamış. Bütün tabii ayetler tıkır tıkır yürüyor zaten. Ama içtimai ve sosyal alanda orayı imtihan meselesi yapmış. Bu yetkiyi sen bana, ehil olan bana teslim mi edeceksin? Yoksa burada yetkimi gasp mi edeceksin. Tam bunun adı işte. Beşeri planda olsa sorun yok. Ama ilahi planda olunca ki bunda sapsaman birbirine karışmış. Bu Allah'ın alanı diye bir alan haşa onu yok saymışlar. Bir dünya kurmuşlar. Bir hülya koymuşlar.
Bakın şu anda böyle bir sistem. Bar bar bağırılıyor. Parlamenter sistem. Güçlendirilmiş parlamenter sistem veya bir başka sistem. Iyi de bunlar bir usul. Usul usul. Şöyle veya böyle. Asla bakacaksın. Asıl ne burada? Sen ilahi iradeyi yok sayıyorsun. Beşeri iradeyle bunu halletmeye çalışıyorsun. İstişare var. Danışma var.
Güzel de hırsızlar danışarak, konuşarak, hırsızlık yapıyorsa bu meşru olur mu? O da bir teknik kullanıyor. O da bir tecrübe kullanıyor. Yaptığın iş hak gaspı. Üstelik bu konuda ehil değilsin. Hırsızlığı insan yapabilir. Onu yapabileceği bir şeydir. Ama bu senin yapamayacağın bir şey Yapamayacağın bir şeyde bile hırsızlık yapmaya kalkıyorsun. Yetki gaspı yapmaya çalışıyorsun.
Bu aranızda konuştunuz diye istişare ettiniz diye bu meşrulaşır mı? Bunu yapıyorlar. He? Biz herkese soracağız. Yetki sahibine niye sormuyorsun? Yetki sahibine sormadıktan sonra. Şu anda en iktidarı bile en muktediri bile bu konuda yetki Allah'ındır. Ona soralım dese yadaklanır, bunu yasaklayan nedir? Düşün Işte o tuğyani bir kurumdur. Kurum olarak bireyler olarak ne derseniz deyin. Ve bir taraftan da Cumhurbaşkanlığı şu sistemi bu sistemi. Bakın Ahmet Mehmet bunlar değil sorun, sorun aslında buradaki yetki sahibi olan Allah'ı yok sayan, onu denklem dışı bırakan laik sistem. Sorun bu. Bu hallolmadıkça sen bir kişiye değil bin kişiye danışsan ne yazar? Hatta bazen yarım akıllı bin kişi yerine tam akıllı bir kişi hepsinden daha güzel netice çıkarır. Bin kişinin o kaotik, kararsız, biri yapar, öbürü bozar hali. Bir kişi kafasında bütün o düşünceleri her kişinin düşünebildiği şeyi, kafasında bütün düşünceleri harmanlar onlardan daha zekide ki kıvrak olduğu için tek başına halleder. Bir kişi yanlışsa batırır da, adamsa halleder de bitirir de. Ama mesele o değil ki. O mesele değil. Orada bile yanılgılar çok da. Asıl mesele işte bu arkadaki sistem.
Biz ne dedik? Ilahi ilahi hükümet etme sistemi. Bunu şu ana kadar hiç dillendiren oldu mu? Acizane kardeşimiz okumalarından çıkardı. Bu zor bir şey değil. Her akıl eden, bunu çıkartabilir. Güçlendirilmiş şu bu nadiye sistemi. Bu Mekke'de Nebi as zamanında vardı. Ona rağmen Nebi aleyhisselam bir mücadelenin içine girdi. Öyle olmaz dedi. Yani onlar birçok İslami ibadeti de ameleyi de yapıyordu. Ama Allah Mekke'ye, yönetime karışmasın. Bunu biz insanlar yönetir, insan işidir. Aramızda yetişkinleri seçeriz. Farklı farklı partiler veya tek geliriz hallederiz. Hadi oradan. Hadi oradan. En büyük hırsızlk, en büyük arsızlık, en büyük yolsuzluk haydutluk bu terörizm.
Terör ne demektir? Bir devlet otoritesine rağmen birilerinin örgütlenip bahane de bulabilir., Kürtler, Türkler bir etnik bir şey uydurur. Sen de bunu yapıyorsun. İlahi otoriteye karşı kalkışma içindesin. Devlet terörü daha büyüktür. Bakın süper güçler yaptı diye o terör olmaktan çıktı mı? O tehlike daha büyük anlamınadır.
Biz de diyoruz ki ilahi hükümet etme sistemi. Allah bir konuda hüküm koymuşsa bir başkasına söz düşmez. Ha hüküm koymamışsa o zaman tamam istişareyle yap. Teknotrat yapsın. Ihtisas alana göre davran. Ne yapıyorsan yap. O konuda zaten çok fazla zarar oluşturamazsın. Sistem ilahi tabii sistem yürüyor. Bir taraftan o zaten senin beşeri alanındır. Ama Allah hüküm koymuşsa, ona karşı beşeri yasa yok efendim bu değiştirilemez, dokunulamaz yasaymış. Hadi oradan. Böyle bir şey olabilir mi? Bir de dokunulmaz yapıyorsun. Hem yetkide hırsızlık, hem dokunulmaz, hırsına dokunulmaz!. Ben hırsızlık yapabilirim Bu yetkime de dokunulamaz. Yani böylesine küstahlaşma görülmedi.
Biz de buna karşı diyoruz ki ilahi hükümet etme sistemi. Bütün piyasada olanlar bir şeyler vaat edenler, sizin yaptığınız yetki gaspıdır, ehliyetsizliktir, liyakatsizliktir. Şu dünyayı perişan etmektir. Geleceğe ihanettir. Bu neslin geleceğini yakmaktır. Bu konuda herkes haddini bilsin. Allah'ı yok sayamazsınız. Yaratanı yaşatanı yok sayamazsınız. Bunu yok sayarak hareket ederseniz Allah'ın fizik, kimya, biyoloji ayetlerini yok sayarak yürüdüğünüz zaman başınıza ne geliyorsa ondan daha beteri gelir. Daha beteri gelir. Aklınızı başınıza alın.
Biz sizden bunu değil, biz sizden Allah'ın alanına dokunmamanızı, Allah'ın hakkını, yetkisini ona teslim etmenizi, tevdi etmenizi, emaneti ehline vermenizi istiyoruz.
Siz beşeri planda ne yapıyorsanız yapın ama o ilahi alana dokunmayın. Ve bizi de burada suç ortağı yapmayın. Yakınımızdan başlayarak bütün etrafımıza şu seçim havasını, propagandasını, bu dönemi de kullanarak bunu dillendirelim. Bunu yaygınlaştıralım. Bunu ne kadar yaygınlaştırırsak o kadar toplumumuz aydınlanmış olur. Bilinçlenmiş olur. O kadar münevver bir toplum, o kadar geleceği aydınlık bir toplum olur. Dünya hayatı da güzel olur. Daha da önemlisi ahireti çok daha güzel olur.